semboltatilsitesi

AYAŞ

AYAŞ

AYAŞ

Önemli turizm merkezlerimizden olan Ayaş, Erdemli’nin yeni kasabalarından biridir. Erdemli’ye 15-19, Mersin’e 57 km mesafededir. Yaz aylarında büyük bir canlılığın yaşandığı kasabaya, ulaşım minibüslerle sağlanmaktadır. Kasabada taşıma kooperatifi olduğu için ulaşım problemi yoktur. Günün her anında Mersin, Erdemli ve Silifke’ye ulaşmak mümkündür.

Ayaş, tarih içinde Romalılar ve Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar’ın hakimiyetinde kalmış yerleşim bölgesidir. Yapılan kazılarda buraya ilk yerleşimin MÖ 4. yüzyıla ait olduğunu gösteriyor. Tarih içinde zeytincilikte büyük bir gelişme göstermiş ve zeytin yağı merkezlerinden biri olmuştur. Ayaş kasabasında adım atılan her yer tarihi dokuya sahiptir. Bugün, Ayaş’taki ören yerlerinde kalelere, kiliselere, sarnıçlara, su kemerlerine, kaya mezarlarına, anıt mezarlara ve lahitlere rastlanılmaktadır.

Kasabada, gün ışığına çıkarılmayan birçok tarihi eserler mevcuttur. Ayaş Merdivenlikuyu’da Roma Üniversitesi ve Vehbi Koç Vakfı’ı tarafından finanse edilen kazı ve restorasyon çalışmaları devam etmektedir. Yerli ve yabancı turistlerin ilgi ile gezdikleri Antik tiyatro ve Agora’nın bir bölümünün restorasyonu yapılmıştır. Kazılarda Liman Hamamı ortaya çıkarılmıştır.

Yaklaşık 1.500 haneden oluşan Ayaş’ın nüfusu 4.467’dir (2000 Yılı nüfus sayımına göre). Yaz mevsimi geldiğinde yazlık nüfusu 20 bin civarına çıkmaktadır. Ayaş, Erdemli turizminin sembolü haline gelmiştir. Yaz mevsiminde büyük bir turizm yoğunluğu yaşanan Ayaş’ta, çoğu pansiyon olmak üzere, otel ve motellerde yaklaşık 4 bin yatak kapasitesi vardır. Yemişkumu ve Merdivenlikuyu mahalleleri eğlence ve alışveriş merkezleriyle dikkatleri çekmektedir.



Yerli halkının büyük kısmı Ayaş Türkmenleri’dir. Ayaş, Yağda bucağının en eski bir aşiretidir. Kışla ve yaylalarının kurulduğu tarih belli değildir. Türkmenler, konar-göçer hayattan yerleşik hayata geçmişler çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşırlar. Kasabada halk geçimini tarımdan sağlamaktadır. Hayvancılık artık can çekişmektedir. Ayaş, Yağda bucağının en eski bir aşiretidir. Kışla ve yaylalarının kurulduğu tarih belli değildir. Yaz mevsimi geldiği zaman Akpınar (Pınarbaşı) ve Kuşluca yaylalarına çıkarlar. İçme suyu problemi olmayan kasabada, sulama suyu var ama az da olsa yetmektedir. Sondaj kuyuları ve kuyulardan da istifade edilmektedir.

Tarımda yetiştirilen ürünlerin başında domates, salatalık, fasulye, marul, ıspanak, kayısı ve narenciye başta gelmektedir. Seralardan çok açıkta sebzecilik yapmak gelişmiştir. Yaylalara çıkan Yörükler yaylalarda da sebze yetiştiriciliği ile uğraşmaktadırlar. 1999 Yılına kadar Tırtar (Kumkuyu) kasabasının mahalleleri iken referandum sonucu buradan ayrılarak kasaba statüsüne alındı ve belediyelik olur. Ayaş Belediyesi 10 araç, 4 memur ve 25 işçi ile hizmet vermektedir. Ayaş kasabası, Kumkuyu Merkez, Çanakçı, Yemişkumu ve Merdivenlikuyu olmak üzere 4 mahalleden oluşmuştur.

Sağlık ocağı bulunan kasabada 2 eczane mevcuttur. Acil 112’de merkezî durumdadır. Kasabada 4 cami, 1 ilköğretim okulu (Yemişkumu mahallesinde) var.

Ayaş’ta Akdeniz iklimi hüküm sürer. Konar-göçer hayatı yaşayan Yörükler (özellikle Sarıkeçili Yörükleri), kış mevsimini kasaba ve çevresinde geçirirler. Kasaba halkının en önemli geçim kaynaklarından biri de turizmdir. Kasabada yerli ve yabancı turistlerin güvenle denize girebilecekleri ve alt yapısı düzenli olan 4 büyük halk plajı vardır. Bu plajlar, Kumkuyu, Yemişkumu ve ikisi de Merdivenlikuyu’dadır.



Ören Yerleri

Öküzlü: Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde yerleşim görülen Antik kentin taş döşeli alt yapısı sağlam durumdadır. Bazilikası, sarnıçları halen sağlamdır. Lahitler kente girişi sağlayan stabilize yolun kenarında bulunmaktadır.

Elaiussa-Sebaste:Milattan önce 2.yüzyılın sonlarında kurulmuş olan önce Elaiussa ve Roma döneminde de Sebaste diye adlandırılan antik kentte görülmeye değer en önemli kalıntıları tiyatro, agora, liman, su deposu ve kral anıtı ve mezarlarıdır.

Paşa Türbesi: Selçuklu eseri olan türbe Ayaş çıkışında (Kızkalesi yönünde) bulunmaktadır. Türbede, 1220 yıllarında bölgeyi Ermeniler’in istilasından kurtaran ve bu savaşta ölen Selçuklu beylerinden Aktaşoğlu Sinan Bey’in mezarı bulunmaktadır.

Çatıören: Ayaş’ın 8 km. kuzeybatısındaki Çatıören’de, Hermes tapınağı bulunmaktadır. Tapınak Roma döneminde iskan görmüştür.

Kanlıdivane: Erdemli-Silifke karayolunun 3 km kuzeyinde bulunmaktadır. Antik çağda adı Conytelis olan kent, büyük bir obruğun etrafında kurulmuştur. Kanlıdivane Olba, Roma ve Bizans dönemlerinde yerleşim merkezi olarak kullanılmıştır. Bazilikalar, Nekropoller, kabartmalı kaya mezarları, lahitler, saraylar, tapınaklar, kuleler, sarnıçlar ve kiliseler en önemli arkeolojik kalıntılardır. 300 Bin nüfuslu olduğu söylenen bu bölgeye halk tarafından Kanlıdivane adının verilmesinin sebebi, suçluların mancınıkla obruğa indirilip arslanlara parçalattırılmasıdır. Yaklaşık 100 metre derinliği olan obruğun 40 metresini, sel ve yağmur suları, toprak ve taşlarla doldurmuştur. Obruğun içinde ayin yapan rahibe figürleri bulunuyor.

Kanlıdivane’den Çanakçı köyüne giden yolun sağ ve solunda lahitler bulunmaktadır. Batı nekropolündeki mezarlar, büyük bir kaya kütlesine oyulmuş oda mezarlar halinde görülür. Her mezarın üstünde insan figürlerini gösteren kabartmalar vardır. 1992 Yılından beri her yıl obruğun çevresindeki harabelerde, “Kanlıdivane Konserleri” düzenlenmektedir. Obruğun üst kısmında sulama amaçlı gölet yapımı devam etmektedir.

Ayaş’ta Şubat ve Mart aylarında Türkiye’de pek rastlanılmayan ve yöreye has yeşil lale çıkmaktadır.



Ayaş Manileri

Ay doğar aşmak ister
Al yanak yaşmak ister
Şu benim deli gönlüm
Yâre kavuşmak ister

Dere susuz olur mu
Dibi kumsuz olur mu
On beş yaşta kızların
Böğrü yarsız olur mu

Ekin ektim düzlere
Diken oldum gözlere
İşte ben gider oldum
Ayaş kalsın bizlere

Bir dalda iki kiraz
Biri al, biri beyaz
Yazıcı kadir Mevlâ’m
Güzeli güzele yaz

Karşıda gördüm seni
Gül iken derdim seni
Bakmaya kıyamazdım
Ellere verdim seni

Cevizin dibi oyuk
Ağlarım goyuk goyuk
Şu Ayaş’ın içine
Sığmadı başım böyük

Cevizi iç eyledim
Sılayı göç eyledim
Bir hayırsız yâr için
Kendimi heç eyledim

Ayaş Aşiretine Ait Eski Bir Efsane
-Ayaş aşiretinden Beratlı Hasan Ağa anlatıyor-

Ayaş aşiretinin yaylası olan Pınarbaşı’nın güneyinde iki tarafı kayalık sarp bir vadi vardır. Bu vadinin karşılıklı iki yakasında da birer mağara bulunmaktadır. Bunlar, açkısız, kurgusuz, anahtarsız, kilitsiz birer dede mağarasıdır. Doğudaki mağara “Bozoğlan”, batıdaki mağara da “Karaoğlan” yatırdır. Bu dedeler kardeştir. Her sene bunların mağaralarında “top” atılır. Onlar harp zamanında harbe gider. Kimseye Ayaş aşireti için hainlik yaptırmazlar. Bize yan gözle bakanı Bozoğlan, Karaoğlan dedemiz çarpar. Biz senede bir gün kardeş dedelere davar keser, kurban adarız. Eğer bir sene davar boğazlamamış olursak bir tek ekin alamayız, hayvanlarımız kırılır, obada hastalık olur, doğan çocuklarımız yaşamaz, avratlarımız arsız çıkar.

“Eskiden davar boğazladığımız gün burası bir bayram yeri olurdu. Kadın, erkek, davul, kaval çalar, birlikte oynar, eğlenirdik. Ama beş on senedir şu Koyuncu Aşireti bizi bu oyunlardan ayırdı. Günahtır, yasaktır dediler; bize leke sürdüler, saflığımızı bozdular. Şimdi karılarımız oynamaz oldu. Ama oyunları, dernekleri bıraktığımız günden beri Allah beti bereketi kaldırdı, bizi durgunlaştırdı.”
 
Bugün 23 ziyaretçi (27 klik) kişi burdaydı!
 
Asansör Bak.
Çatı Bakımı
HavuzBakımı
BahceBakımı
Isı Tasarrufu
Ev Bakımı
Yangın

Kat mülk.kanu.
Kat mülk.geçiş
Yargıtay karar.
Doğal afet sig.
Bilgi Bankası
Mevzuat
Ziyaretçi Deft.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol